ÖVGÜ
Sizce övgüyü
bir araç olarak mı kullanıyoruz?
Çocuğumuz hata
yaptığında cezalandırırız; ancak içten içe suçluluk duyarız. Övdüğümüzde ise bu
suçluluk duygusu olmaz. Çoğu zaman insan olmanın gereği ile övgü bizlerin
kolayına gelir ve sanki ihtiyaçmış gibi hissederiz. Sevdiğimiz birini överiz,
iyi bir şey yapanı överiz, çocuğumuzu överiz… Asıl önemli, çocuklarının
yapmalarını istediği şeyleri överek yaptırabileceğini sanan yetişkinler var.
Gerçekten çocuklar övgü alarak anne babalarının istediklerini yaparlar mı?
Övgü bir
denetleme veya disiplin hediyesi olmak yerine aile ilişkilerine zarar verebilir
ve etkisiz kalabilir. Bunun yanı sıra çocuğun içine kapanmasına neden olabilir.
Neden mi?
Övgüyü;
istediğimiz davranışı istediğimizle yer değiştirmek ve iyi yöndeki
davranışların alışkanlık kazandırması için motive etmede kullanırız. Yani gizli
olarak bir AMAÇ içeriklidir. Örneğin; "Bugün çok uslusun"
cümlesindeki GİZLİ AMAÇ "Keşke her gün böyle olsan" dır. Bunu
çocuğumuzun algılamadığını düşünsek de; bunu tamamen kaydeder ve konuşma dili
kaydı bu şekilde gelişir. Her gün uslu olup olmadığının denetlendiğini bilir ve
bu onda baskı yaratır. İstesek bile uslu olmaktan uzak davranışlar sergiler.
Aslında bunun bir ima olduğunu o çok iyi anlamıştır.
Övgü ile
çocuklarımıza iyilik yaptığımızı düşünsek
bile, bunu onlar için mi yoksa kendimizi iyi hissetmek için mi yaptığımızı
sorgulamalıyız. Araştırmalar sonucu çocuğunu sürekli öven anne babanın bu
davranışının, çocuğa boyun eğdirmek çabası olduğu bulunmuştur. Çocuğun bunu;
gerçek bir başarı sonrası kazanılan değil, hakkedilmeyen bir övgü olduğunu
algıladığı gösterilmiştir.
Bu açıdan
bakıldığında övgü, eleştiri gibi algılanabilir. İçerisinde eleştiri iması bulunan övgüyle söylenmiş her
cümle, yetişkinlerin gerçek niyetini belli eder. "Babası oğlun/kızın bugün
hiç yaramazlık yapmadı", aferin, bugün hiç yaramazlık yapmadın."…
Çocuk bunu olumlu bir övgü cümlesi gibi göremez. Çocuk; uslu olduğunda mutlu
olunduğunu görmek yerine, eleştirildiğini hisseder ve savunmaya geçer. Daha
sonra da övgüyü unutarak sadece eleştiriyi hatırlayacaktır. Çocuk bunu
kabullenme kelimesi olarak algılar ve kendine yaptığı kayır: "Çoğu zaman
yaramazım" şeklindedir.
Övgü
şekilleri vardır. Bazı övgüler çok abartılıdır ve aslında övgü o an için
gereksizdir. Çocuk duyarken birine çocuğunuzu övdüğünüz an gibi…
Bazı övgüler
de eleştiri öncesi yumuşak bir geçiş görevi görür. "Eskisine göre
dikkatlisin; ama biraz daha dikkatli olman gerekiyor". Bu ikili söz cümle
ya unutulur ya da negatif olarak kayıt edilir.
Bazı övgüler
de anne babaya karşı güven eksikliği yaratır ve iletişimsizliğe sebep olur.
Çocuk resminin güzel olmadığından emin gibi konuşup davranırken annesi
"resmin çok güzel" derse; çocuktan "Beni kandırmak için
söylüyorsun, hiç de iyi değil, daha iyisini yapabilirdim" gibi cevaplar
alır. Övgü, çocuğun kendisiyle ilgili görüşlerine uymuyorsa, annesinin onu
anlamadığını düşünür ve güvenmez. Bunu bir kere hissederse aynı konu ile ilgili
konuşmaya gerek bile duymaz.
Bazı övgüler
de rekabet ortamı yaratabilir. Özellikle bir den çok çocuk varsa… Çocukken hep yaşamadık mı ya sınıf
arkadaşlarımızla ya komşumuzun çocuğuyla ya da kardeşimizle kıyaslanmayı/örnek
gösterilmesini? Bu uygulandığında ve yanımızda karşılaştırılarak övüldüğünde neler
hissettik? "Onu benden çok seviyorlar, ben başarısızım" …Buna maruz
kalan kardeşler kendi aralarında; " Benimki seninkinden daha güzel, ben
daha iyi yaptım…" gibi cümleleri bolca kullanırlar. Çocukları o an eşit
övmeye çalışsak da bu onların algısında mümkün olmayacağı için, bir taraf
haksızlık yapıldığını düşünmeye başlar.
Çocuklarımız
bir konu hakkında karar verecek duruma geldiklerinde, zamanında yapılan yersiz
övgü alışkanlığının engelleri ortaya çıkar. Birey halini almış çocuk karar vermede
anne babasının onay ve övgüsüne ihtiyaç duyar. Buna en büyük örnek meslek
seçimi verilebilir. Kişinin yeteneği ve istediğinin aksine seçilen meslekler
anne baba arzusunu içerir. Anne babaların çoğu kendilerinin mutlu olacağı
seçeneği seçmelerini isterler. "Annemle
babam öğretmen olmamı istedi. Bu mesleğin bana çok uygun olduğunu ve
yeteneğimin de bu olduğunu söylediler. Ben de onları kırmamak için öretmen
oldum. Aslında sanatçı olmak isterdim." …
Zamanında yapılan yanlış övgü çocuğun kendisine güven duygusunu baskılamış ve
karar verme yeteneğini engellemiştir.
Unutmayalım
ki; çocuklarımızın ileride sağlıklı davranış sergileyen ve kendi seçtikleri
alanda başarılı bireyler olmaları için bebekliklerinden başlayan doğru bir
eğitimle yetişmeleri gerekir. Burada anne baba olarak doğru dil kalıpları
kullanıp, doğru sandığımız hataları yapmamakla bize önemli bir rol düşmektedir.
DOĞRU SEÇENEKLER
Övgü yerine
kullanılabilecek ve olumsuz duygulara meydan vermeyecek doğru seçenekler
vardır.
Övgü ile
doğru bir şey yapmaya çalışırken çocuğumuzun davranışını
ve algılayışını olumsuz bir şekilde etkiliyorsak başka ne yapabiliriz? Nasıl
konuşabiliriz?
Yer değiştirebileceğimiz doğru seçenekler vardır…
Yer değiştirebileceğimiz doğru seçenekler vardır…
Bunlardan
biri olumlu kurulmuş ve "BEN" mesajını içeren cümlelerdir. Mesela çocuğunuz;
gerçekten içinizi ısıtan, sizi çok mutlu hissettirecek bir davranış sergiledi
veya bir söz söyledi. Böyle zamanlarda yargılama içermeyen, genel
davranışlarına iğneleme göndermeyen ve değiştirme amaçlı söylenmeyen bir cümle
ile karşılık verebilirsiniz. Bu söz sadece o andaki duygunuzu açık bir
şekilde dile getirmelidir. Sadece size hissettirdiği bu duyguyu gayet
sade bir şekilde dile getirdiğinizde çocuğunuzun gerçekten daha çok
etkilendiğini deneyimleyeceksiniz. Nedir bu olumlu kurulmuş ve "BEN" mesajını
içeren cümleler?
Yaptığın resme hayranlık duyuyorum.
Söylediğin bu söz beni çok mutlu etti.
Kardeşine bu şekilde ablalık yapıyor olman beni çok mutlu etti.
Yaptığın resme hayranlık duyuyorum.
Söylediğin bu söz beni çok mutlu etti.
Kardeşine bu şekilde ablalık yapıyor olman beni çok mutlu etti.
Unutmayın "SEN" mesajı
yerine "BEN" mesajı…
Yalnız bu
mesaj inanılır olmalıdır. O andaki gerçek duygularınızı, dürüstçe dile
getirmelidir. Mesaj o andaki duyguyu net bir biçimde içermiyorsa veya
abartılmışsa çocuğunuz bunu fark edecektir. Gizli bir bilgi/içerik
barındırmayan, gerçek, doğal ve o an için olmalıdır.
Başka bir
seçenekte empatik dinlemektir. Empatik dinlemede kişilik yargılarınız ve
değerlerinizden çıkarak, karşınızdakinin düşünce sistemi ile dinlemeye
başlarsınız. Önce dinleyip, sonra karşınızdaki kişinin kendi kelimeleriyle
dinlediğinizi kanıtlarsınız. Örneğin; çocuğunuz: "Artık oyuncaklarımı
topluyorum değil mi? Dediğinde cevap olarak ona: "aferin, evet, bu harika,
ödülün…" gibi cümlelerle hem övgü hem de yapılanın karşılığında ödül
sistemli konuşmalarda bulunuruz. Aslında doğru olan: "İlerleme
kaydediyorsun, bu beni çok mutlu ediyor, teşekkür ederim" olarak cevap
vermeliyiz. Hem ilerleme kaydettiğinin anlaşıldığını yansıtıp (empatik dinleme
ile) hem de olumlu "ben" mesajının iletildiği bir cevap olacaktır.
Empatik
dinlemenin iki faydası vardır:
1- Çocuk kendi sorununa çözüm bulacaktır (Örnekteki ilerleme kaydediyorsun cümlesinden sonra, başka yapabileceği bir ilerleme olup olmadığını düşündürür).
2- Çocuğun sorumluluk duygusunun gelişmesine olanak verilir (pozitif "ben" içerikli cümlelerle).
1- Çocuk kendi sorununa çözüm bulacaktır (Örnekteki ilerleme kaydediyorsun cümlesinden sonra, başka yapabileceği bir ilerleme olup olmadığını düşündürür).
2- Çocuğun sorumluluk duygusunun gelişmesine olanak verilir (pozitif "ben" içerikli cümlelerle).
Yanlış
kullanılan ödül ve övgü sistemi, çocuklarda görmeyi istemediğimiz ve ileride
daha da zararı dokunabilecek, kıskançlık ve bağımlı olma gibi bazı davranışlara
alışkanlık kazandırabilir. Biz anneler olarak önce çocuklarımıza kullandığımız
dili değiştirmeliyiz. Unutmamalıdır ki; bu onun kişiliğinin oturmasındaki en
önemli unsurlardan biridir.
0 yorum:
Yorum Gönder