14 Temmuz 2015 Salı

ÖVGÜ



Davranışlarımıza Keşif Yolculuğu :

Övgü doğru mu? Değilse yerine ne getirilmelidir?






ÖVGÜ

          Sizce övgüyü bir araç olarak mı kullanıyoruz?

          Çocuğumuz hata yaptığında cezalandırırız; ancak içten içe suçluluk duyarız. Övdüğümüzde ise bu suçluluk duygusu olmaz. Çoğu zaman insan olmanın gereği ile övgü bizlerin kolayına gelir ve sanki ihtiyaçmış gibi hissederiz. Sevdiğimiz birini överiz, iyi bir şey yapanı överiz, çocuğumuzu överiz… Asıl önemli, çocuklarının yapmalarını istediği şeyleri överek yaptırabileceğini sanan yetişkinler var. Gerçekten çocuklar övgü alarak anne babalarının istediklerini yaparlar mı?
          Övgü bir denetleme veya disiplin hediyesi olmak yerine aile ilişkilerine zarar verebilir ve etkisiz kalabilir. Bunun yanı sıra çocuğun içine kapanmasına neden olabilir. Neden mi?
          Övgüyü; istediğimiz davranışı istediğimizle yer değiştirmek ve iyi yöndeki davranışların alışkanlık kazandırması için motive etmede kullanırız. Yani gizli olarak bir AMAÇ içeriklidir. Örneğin; "Bugün çok uslusun" cümlesindeki GİZLİ AMAÇ "Keşke her gün böyle olsan" dır. Bunu çocuğumuzun algılamadığını düşünsek de; bunu tamamen kaydeder ve konuşma dili kaydı bu şekilde gelişir. Her gün uslu olup olmadığının denetlendiğini bilir ve bu onda baskı yaratır. İstesek bile uslu olmaktan uzak davranışlar sergiler. Aslında bunun bir ima olduğunu o çok iyi anlamıştır.
          Övgü ile çocuklarımıza  iyilik yaptığımızı düşünsek bile, bunu onlar için mi yoksa kendimizi iyi hissetmek için mi yaptığımızı sorgulamalıyız. Araştırmalar sonucu çocuğunu sürekli öven anne babanın bu davranışının, çocuğa boyun eğdirmek çabası olduğu bulunmuştur. Çocuğun bunu; gerçek bir başarı sonrası kazanılan değil, hakkedilmeyen bir övgü olduğunu algıladığı gösterilmiştir.
          Bu açıdan bakıldığında övgü, eleştiri gibi algılanabilir. İçerisinde  eleştiri iması bulunan övgüyle söylenmiş her cümle, yetişkinlerin gerçek niyetini belli eder. "Babası oğlun/kızın bugün hiç yaramazlık yapmadı", aferin, bugün hiç yaramazlık yapmadın."… Çocuk bunu olumlu bir övgü cümlesi gibi göremez. Çocuk; uslu olduğunda mutlu olunduğunu görmek yerine, eleştirildiğini hisseder ve savunmaya geçer. Daha sonra da övgüyü unutarak sadece eleştiriyi hatırlayacaktır. Çocuk bunu kabullenme kelimesi olarak algılar ve kendine yaptığı kayır: "Çoğu zaman yaramazım" şeklindedir.
          Övgü şekilleri vardır. Bazı övgüler çok abartılıdır ve aslında övgü o an için gereksizdir. Çocuk duyarken birine çocuğunuzu övdüğünüz an gibi…
          Bazı övgüler de eleştiri öncesi yumuşak bir geçiş görevi görür. "Eskisine göre dikkatlisin; ama biraz daha dikkatli olman gerekiyor". Bu ikili söz cümle ya unutulur ya da negatif olarak kayıt edilir.
          Bazı övgüler de anne babaya karşı güven eksikliği yaratır ve iletişimsizliğe sebep olur. Çocuk resminin güzel olmadığından emin gibi konuşup davranırken annesi "resmin çok güzel" derse; çocuktan "Beni kandırmak için söylüyorsun, hiç de iyi değil, daha iyisini yapabilirdim" gibi cevaplar alır. Övgü, çocuğun kendisiyle ilgili görüşlerine uymuyorsa, annesinin onu anlamadığını düşünür ve güvenmez. Bunu bir kere hissederse aynı konu ile ilgili konuşmaya gerek bile duymaz.
          Bazı övgüler de rekabet ortamı yaratabilir. Özellikle bir den çok çocuk varsa…  Çocukken hep yaşamadık mı ya sınıf arkadaşlarımızla ya komşumuzun çocuğuyla ya da kardeşimizle kıyaslanmayı/örnek gösterilmesini? Bu uygulandığında ve yanımızda karşılaştırılarak övüldüğünde neler hissettik? "Onu benden çok seviyorlar, ben başarısızım" …Buna maruz kalan kardeşler kendi aralarında; " Benimki seninkinden daha güzel, ben daha iyi yaptım…" gibi cümleleri bolca kullanırlar. Çocukları o an eşit övmeye çalışsak da bu onların algısında mümkün olmayacağı için, bir taraf haksızlık yapıldığını düşünmeye başlar.
          Çocuklarımız bir konu hakkında karar verecek duruma geldiklerinde, zamanında yapılan yersiz övgü alışkanlığının engelleri ortaya çıkar. Birey halini almış çocuk karar vermede anne babasının onay ve övgüsüne ihtiyaç duyar. Buna en büyük örnek meslek seçimi verilebilir. Kişinin yeteneği ve istediğinin aksine seçilen meslekler anne baba arzusunu içerir. Anne babaların çoğu kendilerinin mutlu olacağı seçeneği seçmelerini isterler. "Annemle babam öğretmen olmamı istedi. Bu mesleğin bana çok uygun olduğunu ve yeteneğimin de bu olduğunu söylediler. Ben de onları kırmamak için öretmen oldum. Aslında sanatçı olmak isterdim." … Zamanında yapılan yanlış övgü çocuğun kendisine güven duygusunu baskılamış ve karar verme yeteneğini engellemiştir.
          Unutmayalım ki; çocuklarımızın ileride sağlıklı davranış sergileyen ve kendi seçtikleri alanda başarılı bireyler olmaları için bebekliklerinden başlayan doğru bir eğitimle yetişmeleri gerekir. Burada anne baba olarak doğru dil kalıpları kullanıp, doğru sandığımız hataları yapmamakla bize önemli bir rol düşmektedir.




DOĞRU SEÇENEKLER

          Övgü yerine kullanılabilecek ve olumsuz duygulara meydan vermeyecek doğru seçenekler vardır.
          Övgü ile doğru bir şey yapmaya çalışırken çocuğumuzun davranışını ve algılayışını olumsuz bir şekilde etkiliyorsak başka ne yapabiliriz? Nasıl konuşabiliriz?
Yer değiştirebileceğimiz doğru seçenekler vardır…
          Bunlardan biri olumlu kurulmuş ve "BEN" mesajını içeren cümlelerdir. Mesela çocuğunuz; gerçekten içinizi ısıtan, sizi çok mutlu hissettirecek bir davranış sergiledi veya bir söz söyledi. Böyle zamanlarda yargılama içermeyen, genel davranışlarına iğneleme göndermeyen ve değiştirme amaçlı söylenmeyen bir cümle ile karşılık verebilirsiniz. Bu söz sadece o andaki duygunuzu açık bir şekilde dile getirmelidir. Sadece size hissettirdiği bu duyguyu gayet sade bir şekilde dile getirdiğinizde çocuğunuzun gerçekten daha çok etkilendiğini deneyimleyeceksiniz. Nedir bu olumlu kurulmuş ve "BEN" mesajını içeren cümleler?
Yaptığın resme hayranlık duyuyorum.
Söylediğin bu söz beni çok mutlu etti.
Kardeşine bu şekilde ablalık yapıyor olman beni çok mutlu etti.
          Unutmayın "SEN" mesajı yerine "BEN" mesajı…
          Yalnız bu mesaj inanılır olmalıdır. O andaki gerçek duygularınızı, dürüstçe dile getirmelidir. Mesaj o andaki duyguyu net bir biçimde içermiyorsa veya abartılmışsa çocuğunuz bunu fark edecektir. Gizli bir bilgi/içerik barındırmayan, gerçek, doğal ve o an için olmalıdır.
          Başka bir seçenekte empatik dinlemektir. Empatik dinlemede kişilik yargılarınız ve değerlerinizden çıkarak, karşınızdakinin düşünce sistemi ile dinlemeye başlarsınız. Önce dinleyip, sonra karşınızdaki kişinin kendi kelimeleriyle dinlediğinizi kanıtlarsınız. Örneğin; çocuğunuz: "Artık oyuncaklarımı topluyorum değil mi? Dediğinde cevap olarak ona: "aferin, evet, bu harika, ödülün…" gibi cümlelerle hem övgü hem de yapılanın karşılığında ödül sistemli konuşmalarda bulunuruz. Aslında doğru olan: "İlerleme kaydediyorsun, bu beni çok mutlu ediyor, teşekkür ederim" olarak cevap vermeliyiz. Hem ilerleme kaydettiğinin anlaşıldığını yansıtıp (empatik dinleme ile) hem de olumlu "ben" mesajının iletildiği bir cevap olacaktır.
          Empatik dinlemenin iki faydası vardır:
1- Çocuk kendi sorununa çözüm bulacaktır (Örnekteki ilerleme kaydediyorsun cümlesinden sonra, başka yapabileceği bir ilerleme olup olmadığını düşündürür).
2- Çocuğun sorumluluk duygusunun gelişmesine olanak verilir (pozitif "ben" içerikli cümlelerle).
          Yanlış kullanılan ödül ve övgü sistemi, çocuklarda görmeyi istemediğimiz ve ileride daha da zararı dokunabilecek, kıskançlık ve bağımlı olma gibi bazı davranışlara alışkanlık kazandırabilir. Biz anneler olarak önce çocuklarımıza kullandığımız dili değiştirmeliyiz. Unutmamalıdır ki; bu onun kişiliğinin oturmasındaki en önemli unsurlardan biridir.  







0 yorum:

Yorum Gönder